Bir Kitap Bir Yorum: Orhan Berent
Bu haberimizin konuğu, önerisini yapmış olduğumuz kitabın yazarı Orhan Berent.
- Merhaba Orhan Bey, ilk sorumuz kitabınızın yazım süreci ile ilgili olacak. Kitabınızın yazım sürecinden biraz bahsedebilir misiniz? Bu aşamada neler yaşadınız, sizi etkileyen bir olay oldu mu?
O.B- 2010 yılından itibaren uzun bir hazırlık içerisindeydim. Altay’ın kuruluş yıl dönümü 2014’te 100. Yıl oluyordu ben 2010’da karar verdim kitabı yazmaya. 4 Senelik bir araştırma dönemim oldu. Kütüphane/katalog taramaları, eski futbolcularla, yöneticilerle yapılan röportajlar. Sadece Altaylılarla da değil Karşıyakalılar, Göztepeliler ve diğer takımlarla da röportajlar yapıldı.
- Kitabınız çıktıktan sonra insanların tepkisi olumlu bir yerde miydi yoksa olumsuz tepkiler de aldınız mı?
O.B- Şimdi şöyle diyeyim. Tabi Altaylı olduğum için önce böyle bir çalışmayı yapmayı çok istiyordum. Tabi umudum fazlaydı. Ama Türkiye'de maalesef kitap okuma oranı çok düşük. Yani insanlar, gençlerin haricinde pek iyi bir profil çizmiyor Türkiye’de. Ama genel olarak bakarsak ilgiyle karşılandı diyebilirim.
- Sürekli İzmir hakkında yazmanız, İzmir'le bir gönül bağınız olduğu için mi yoksa sadece İzmirli olduğunuz için mi?
O.B- Her şeyden önce, benim baba tarafı dedem 1912'de gelmiş Bulgaristan'dan İzmir'e. Annesini alıyor. 3-4 kişi geliyorlar. Yani bu şehirde tutunmak için büyük bir çaba gösteriyor. Şimdi böyle bir aileden gelince mutlaka İzmir'e bir ilgi duyuyorsunuz. Mesela 12-13 yaşlarındayken tren gezileri yapardım. Tabi İzmir çok daha tenhaydı. İşte buharlı lokomotifler çalışıyordu. Yani bu bir şey diyelim, kente duyulan bir sevgi. Doğduğunuz, büyüdüğünüz bir yer. Bunun için genellikle konular İzmir oluyor.
- Peki ya, en sevdiğiniz yazarlar? Şöyle bakarsak hangi yazarı kendinize daha yakın görüyorsunuz?
O.B- Herkesin okuduğu Dostoyevski, Tolstoy ve benzeri yazarları okurdum genelde. Fransızlardan AndréMalraux vardı. Genellikle ilk tercihim onlar oluyordu. Tabi bunların yanında yerlilerde oluyordu. Yaşar Kemal, Orhan Kemal. Ama tabii onların yanında daha değişik dünyalar da vardı. Mesela Oğuz Atay vardı. Franz Kafka’yı da çok severdim. Yani şu an aklıma gelenler bunlar.
- Yazar olmak hayalinizde var mıydı yoksa daha kendiliğinden gelişen bir olay mıydı?
O.B- Ben biraz şanslıydım. 99'da Levent Cantek'le tanıştık.İletişim yayınlarında da editör olduğu için beni yazmaya teşvik etti. Ben de bu arada tabi dergilere falan çizgi romanla ilgili makaleler yazıyordum. Hatta çeşitli yerlere işte ulaşım araçlarıyla, eski trenlerle, troleybüslerle ilgili yazılar da yazıyordum. O teşvik etti.
- Peki, yazar olmak isteyen gençlere tavsiyeniz var mıdır? Ne yapmaları gerekiyor sizce?
O.B- Her şeyden önce çok okumak gerekiyor. Çok alıştırma yapmak lazım. Bilgisayar başına oturursanız disiplinli çalışarak her gün hangi konuda olursa olsun iki sayfa, dört sayfa bir şeyler yazmaya çalışırsanız yazmaya alışıyorsunuz. Ve bu bir anlamda antrenman oluyor. Hatta bazı yazarlar formumu kaybetmemek için günde birkaç sayfa mutlaka saçma sapan şeyler olsa da yazarım, diyor.
Futbolla veya İzmir’in tarihi gelişimi ile ilgilenenlerin Araştırma/İnceleme türünde yazılan bu eseri okumasını şiddetle tavsiye ederiz.
Zeynep Sönmez: Adnan Menderes Anadolu Lisesi Gazetecilik Öğrencisi