Newton'ın gizli kehaneti: Dünya ne zaman sona erecek?
Isaac Newton, fizik ve matematik dünyasında devrim yaratan bir bilim insanı olarak tanınır. Yerçekimi kanunu ve hareket yasalarıyla insanlık tarihini değiştiren Newton, aynı zamanda derin bir dini inanca sahipti.
Bu inanç, bilimsel çalışmalarının yanı sıra, geleceğe dair düşündüğü ve kayda geçirdiği kehanetlere de yansıdı. Ancak bu sefer, konu fiziksel dünyanın ötesine geçiyor ve Newton, insanlık için çok daha derin bir soruya cevap arıyordu: Dünya ne zaman sona erecek?
Newton’ın yerçekimi kanununu keşfetmesi, bilim dünyasında bir dönüm noktasıydı. Ancak onun zihnindeki en büyük gizem sadece evrenin işleyişi değildi; aynı zamanda Tanrı’nın planı ve bu dünyanın sonu üzerine de derin düşüncelere sahipti. Newton, İncil üzerine yaptığı çalışmalarla dini metinlere dair farklı bir bakış açısı geliştirmişti.
Daha az bilinen bir gerçeği de şudur: Newton, Kıyamet hakkında oldukça özgün bir kehanet de yapmıştır. 1704 yılında yazdığı bir mektubun kenarında yer alan notlar, sadece onun bilimsel dehasını değil, dini kehanetlere duyduğu ilgiyi de gözler önüne seriyor. Newton, İncil’de geçen "Armageddon Savaşı"nın ve dünyanın sonunun, zamanın belirli bir diliminde gerçekleşeceğine inanıyordu.
Kıyamet İçin Verdiği Tarih: 2060
Newton, İncil'deki zaman dilimlerini, gün yerine yıllara çevirdi ve özellikle 1260 yıl süresinin, dünya düzeninin bozulduğu bir dönemi işaret ettiğine inandı. Bu hesaplama, Kutsal Roma İmparatorluğu'nun kuruluşuyla başladığını düşündü. 800 yılına 1260 yıl ekleyerek, kıyametin 2060 yılına denk geleceğini öne sürdü. Newton, mektubunda şöyle diyordu:
"1260 gün, 42 ay veya üç buçuk yıla eşittir. Eğer bu süre, M.S. 800 yılındaki üç kralın fethiyle başlatılırsa, M.S. 2060'ta sona erer. Daha geç olabilir, ancak daha erken olmasına dair bir neden göremiyorum."
Bir Keşif mi, Yoksa Bilimsel Bir Düşünce mi?
Newton’ın kıyamet kehaneti, onu sadece bir bilim insanı olarak değil, aynı zamanda dini düşüncelerle bilim arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir düşünür olarak da tanımlıyor. Bilimsel zekası, dinsel metinleri okuma ve anlama şekliyle birleştiğinde, oldukça çarpıcı bir sonuç ortaya çıkıyor.
Bugün, Newton’ın 2060’a işaret eden bu tahmini üzerine farklı görüşler olsa da, onun bilimsel ve dini düşünceleri arasındaki ilişki, insanlık tarihinin en büyüleyici yönlerinden birini oluşturuyor.
Bilim ve Din Arasındaki Sınır
Newton’ın kıyamet kehaneti, bilim ile dinin nasıl bir arada var olabileceğini düşündüren bir örnek. Bugün, bilimsel ilerlemeler genellikle dinsel inançlarla çatışıyor gibi görülse de, Newton gibi büyük düşünürler bu iki alanı birbirini tamamlayıcı olarak görebilmişlerdir.